
Hak ve Huzur Partisi Bozova İlçe Başkanı Mehmet Sait DEMİR Seçildi
Hak ve Huzur Partisi Bozova İlçe Başkanı Mehmet Sait DEMİR Seçildi
Hak ve Huzur Partisi 1. Olağan Kongresinde Divan Başkanı Salih YOLCU, Başkan Yardımcısı Cemal DEMİR , Nedim DEMİR,İsmail POLAT Yazman olarak görev yaptı.
Bozova İlçe Başkanı Mehmet Sait DEMİR”Hak ve Huzur Partisi Bozova İlçe Başkanlığını 2017 yılı içinde 7 arkadaş bir araya gelerek kurduk.Bizi Hak ve Huzur Partisi şemsiyesi altına taşıyan Partinin Genel Başkan Yardımcısı Bozova ilçesinin değeri Hilmi YOLCU nunda bulunduğu partinin Tüzüğü bizim dokumuza uydu.Çünkü Zulme Uğramışların Partisiyiz.Sağ sol zamanı değil, Partimiz Tüm Ülke insanlarına karşı sorumluluk taşımaktadır.Birileri gibi Bizden olanlar bizden olmayanlar diye ırkçılık yapanları görünce dedik ki .Bizim Parti hiç bir zaman ırkçılık yapmayacaktır.Şu anda karasız büyük bir kesimin var yüzde 25 lere tekabül eden bir kitlenin Umudu olmak için var olduğumuz Bilinciyle bu yola çıkmış genç dinamik tecrübeli çağdaş Katılımcı bir yapımız var.
İnsan ve onun ayrılmaz bir parçası olan insan onurunun korunması, yüzyıllardır sahip olduğumuz köklü kültürümüzün bize yüklediği önemli bir sorumluluktur. İnsan hakları, hukukun üstünlüğü, demokrasi, laiklik, sosyal devlet gibi çağdaş kavram ve kurumlar, birlikte mutlu ve yüksek bir yaşam düzeyine ulaşmayı amaçlamaktadır.
Türkiye ve bölgemiz başta olmak üzere, günümüz dünyasında çok ciddi sorunlar yaşanmaktadır. Ülkemizin uzun yıllardan beri yaşadığı sorunlar, köklü çözümler üretilmediği için, günümüze kadar birikerek ve büyüyerek gelmiş ve mevcut sistemin çözüm üretme yeteneğini kaybettiği anlaşılmıştır.
İnsanı önemsemeyen, insana hak ettiği değer ve önemi vermeyen yaklaşımlar ve çözüm önerilerinin var olan sorunların çözümüne katkı sağlayamayacağı açıktır. Mevcut kurumsal yapının bir bütünlük içinde, insanımızın layık olduğu refah ve mutluluğa ulaşmasına katkı sağlamak üzere yeniden gözden geçirilerek bir değişimin sağlanması zorunluluk olarak gözükmektedir.
İnsan faaliyetleri kurumsal yapıların etkisi altındadır. Yanlış veya kötü işleyen kurumlar, en büyük potansiyelimiz olan insan enerjisinin israf veya yok edilmesine neden olmaktadır. Kurumlar iyi yapılanmış ve iyi işliyorsa, insan faaliyetlerinde verimliliği arttırır, toplumsal bir sinerjinin oluşmasına katkı sağlar. Bu bakımdan karşılıklı güven ve işbirliğine, demokratik ve yapıcı rekabete dayalı bir kurumsal kültür ve yapılanma temel hedefimizdir.
Bu bağlamda, yeni siyasetin hedefi birlikte dirlik ve diriliktir.Kongremizde yeni seçileceklere başarıla dilerim.Kongremiz hayırlı olsun.
Hak ve Huzur Partisine neden ihtiyaç duyduk
Bozova İlçe Kongresinde Konuşan Hak ve Huzur Partisi Genel Başkanı Gürsel YILDIZ “İnsan haklarına ve hukukun üstünlüğüne; laik, çağdaş katılımcı ve çoğulcu demokrasiye dayanan hakça bir düzen oluşturmak, Ülkenin güvenliğini ve bütünlüğünü, ulusal birliği ekonomik ve siyasal bağımsızlığı, yurtta ve dünyada barışı koruyup güçlendirmek, Kuvvetler ayrılığına, bağımsız ve tarafsız yargıya dayanan bir hukuk devleti düzenini gerçekleştirmek, Bireysel hak ve özgürlüklerin güvence altına alınmasını sağlamak, özgür bireyler arasında toplumsal dayanışmayı ve işbirliğini geliştirmek, Her bireyin kendi kişiliğini ve potansiyelini geliştirmesinin önündeki engelleri kaldırmak,Her türlü ayrımcılığa ve dışlanmaya karşı mücadele etmek ve bu tür işlemlere maruz kalan kişilerle dayanışma halinde olmak, Bireylerin kültürel farklılıklarının zenginlik olduğunu göz önünde tutarak ve koruyarak bir arada yaşayabilecekleri orta mı ve koşulları sağlamak, Yoksulluk ve açlıkla hak temelinde mücadele etmek, tam istihdam hedefine ulaşmak, sürdürülebilir ve dengeli kalkınmayı, insanca ve hakça bölüşmeyi ve toplumsal dayanışmayı sağlamak” amaçlarını gerçekleştirmek için parti kurduk. Partiyi kurma kararı verdiğimizde Diyarbakır’da Türk bayrağı indirilmişti.Biz bu tarihi milat olarak gördük.Bu ülkeye lazım olan bir siyasi haraketi başlattık
Bizi Siyaset Yapmaya ne zorladı?
Adalet partisinin önde gelen isimlerinden “Pehlivan” lakaplı Rahmetli Dr. Sadettin Bilgiç’in anılarına ilişkin dostlarından duyduğum bir anısı vardır. Van ilimize yaptığı seyahatte öğle yemeği için girdikleri lokanta da yemek sonrası istenen maden suyu konusuydu. Türkiye’nin 60-70 arasını çok iyi tasvir etmekteydi. Çünkü kendilerine hizmet eden garson yemek sonrası sofraya istenen maden suyunu değil maden sodası getirmişti. Artık günlük hayatımızın vaz geçilmezi durumunda ki maden suyu bu tarihlerde o kadar fazla bilinmemekteydi. Yine aynı dönemin insanlarından biri olan Sayın Bakanlarımızdan Kamuran İnan Bey’in anılarını dile getirdiği kitabında, Kars ilinde insanların Portakal ve domatesten bir haber olduğunu anlatan notları vardır. Tabii ki bugün artık bunlar geride kaldı. Artık toplumun ihtiyaçları değişmiştir. Ülkenin en ücra köşesinde pazarlarda çikita muz bulmamız ve yememiz mümkündür. Yani, Türkiye yurt dışından gelenlerin hediye ettikleri üçüncü sınıf çikolata yâda sigaralara muhtaç değildir. Bunun mimarlarının başında ise yine rahmetli Turgut Özal’ı anmadan geçmek mümkün değildir. Bugün ülkemizde yediklerimiz içtiklerimiz “yok” diye sızlanmıyoruz. Bugün yedik ve içtiklerimizin sağlıklı olup olmadığını tartışıyoruz. Seksen sonrası yoğun şekilde hormanlı gıdalara ağırlık veren politikalar ve devamında yok edilen tarım ve hayvancılığımızı bugün kurtarma mücadelesi veriyoruz. Hergün bir yenisi kapatılan fabrikalarımız ve durmakta olan üretimin yerini maalesef artık hizmet sektörü almıştır. Tarım arazilerini ekmedikleri için para alanların yanında, pahalı gübre ve mazot sonrası artan maliyetleri ve borçlanmış perişan halde bir çiftci portföyü ile karşı karşıya kalmış durumdayız. Bırakın üretimi şunu bunu tahıl ürünlerimizin elimizde artık tohumları bile bize ait değildir. Yine, son derece pahalı ve lüks tüketime alıştırılan toplumumuz bu ihtiyaçlarını karşılamak için bazen insanlık onurunu zedeleyen yollara dalmaktan çekinmemiştir. Yukarıda kısaca bahsettiğimiz birkaç noktanın insan ve toplum üzerinde ki etkilerine baktığımızda ise bugün açık bir şekilde görülmekte olan sonuçları geleceğimizi ve içine sürüklendiğimiz tehlikeyi haber verme eşiğini artık aşmıştır. Yediği gıdalar sonrasında erken ergenleşen kızlarımızın, erkeklik duygusundan uzaklaşan ve homoseksüelliğin artık hat safhaya ulaştığı ülkemizde düne kadar öğündüğümüz aileler artık yok olmuştur. Artık gıdalarımızdan beslenemeyen insanımız suni ve yapay güçlendiricilere yönelmiştir. Bugün her eczanede cinsel amaçlı satılan ilaçların ve merdiven altı satılanların sınırı ve miktarı kontrol altında tutulması mümkün olmayan seviyeye yükselmiştir. Bunlara tabii ki ilave edeceğimiz ve sizlerinde aklına hemen gelen cümleleri duyar gibiyim. Sadece bu birkaç noktaya baktığımızda artık ülkemizin içinde bulunduğu durumu ne ile izah etmek mümkündür bilemiyorum. Bu işin bir bakış acısı buna ilave edeceğimiz konuların diğer bir safhasında ise gittikçe artan nüfusumuzun genç olması ve bunların karşısında duran ve yenilerini beklediğimiz tehlikelerin hazır halde bekliyor olmasıdır. Peki, Sorun üretmekten başka…bunca sorunu bilmesine karşın mevcut hükümet ne yapmaktadır?
Yolsuzluklar Bize neyi hatırlatıyor?
Haram helal ölçüsünün kaybolduğunu düşünüyorum. Gayri ahlakilik adına, gayri millilik adına, gayri İslamilik adına son yıllarda ne kadar şey varsa en az artanı yüzde yüz artmıştır. Çünkü helal haram ölçüsü kaybolmuştur. Yönetenlerin şunu bilmesi lazım. Harama götüren her yol haramdır. Yani burada ne çıkıyor. Çok ilaç yazan doktora tatile göndermek haramdır. 17-25 Aralık yolsuzluk soruşturmaları başlı başına bir felakettir.Bakanlık bürokratları eğitim camiasında aşırı siyaset ve tarafgirlik yapmalarına ne diyorsunuz?
Milli Eğitim şurası toplandı. Çeşitli kararlar alındı. Eğitim camiasında hakkın, adaletin tesis edilmesi gerekir. Eğer öğrencileriniz sizin adaletsiz davrandığınızı, adaletsiz atamalar yaptığınızı görürse siz o öğrenciye adalet duygusu veremezsiniz, doğruluğu öğretemezsiniz. Temel İslam Bilgileri ve Ahlak dersi olması lazım.
Yürürlükte olan yüzde 10’luk seçim barajının dünyanın en büyük seçim barajı barajı savunmanın darbeciliği savunmakla eş değer .Yüzde 10’luk seçim barajı dünyanın en büyük barajıdır. Bu barajı savunmak darbeciliği savunmaktır. Şimdi her şeyi darbeyle suçluyorlar. Anayasa Mahkemesi darbe ürünüymüş. Yüzde 10’luk baraj neyin ürünü, Bu barajın derhal kaldırılması lazım
Sandık mührü olmayan oy pusulaları ve zarfları geçerli hale getirmenin yanı sıra, bir taraftan aynı binada oturan seçmenleri farklı sandık bölgelerine kaydetme, sandık başkanları için siyasi partilerden öneri almak yerine sadece kamu görevlilerini sandık başkanı olarak belirleme, YSK’ya seçmen listelerini karma şekilde düzenleme, sandık ve seçim bölgelerini birleştirme gibi ek yetkiler veren maddelerle ülkemizde seçim güvenliği konusundaki endişeleri artırmakta; diğer taraftan da Cumhurbaşkanı ve milletvekili seçimlerinde oy pusulalarını aynı zarfa koyma gibi maddelerle seçmen iradesini etkilemeye yönelik hükümler içeriyor”dedi.
Yapılan Seçimlerde Mehmet Sait DEMİR Seçildi
Üyeler
Mehmet Sait Demir, Mustafa Demir, Cemal Demir, Yılmaz Aslan, Emine Yolcu, Zeynep Yolcu, Ziya Dinçoğlu, Reşat Demir, Ramazan Yolcu,Arif Yolcu, Necmettin Aslan, Mustafa Büyüköztürk, Vehbi Doğanoğlu, İsmail Yolcu, Mehmet Aslan,Mehmet Yolcu, Mahmut Yolcu, Mustafa Yolcu, Salih Yolcu, Halil Yılmaz, Nedim Demir, Ahmet Aslan, Bayram Aslan, Sevgi Demir, Mukail Aslan, Gürsel Demir, Ayşe Yolcu, İsmail Polat, Müslüm Bozan,Mehmet Kılıç
Toplam 1 bulundu. Şu anda 1. sayfadasınız1